17 ağustos depremini şahsen yaşamadığım halde, çok somut bir anım var. ali bebek. 1 yaşındaki o güzel, kocaman gözlü ali bebek, çocukluk arkadaşımın kuzeni. bi telefon, haberi geldi. günlerce uzaktan, hayalet gibi, anlayamadan denizi seyretmiştim ben. denizi seviyo diye, hava güzel diye, birazcık daha güneş görsün diye, tatili 3 gün daha uzamıştı ali bebeğin. derken işte, kötü şeyler. annesini babasını düşünmüştüm, çıldırmışlar mıdır diye. ben böyle boş boş ufka bakıyodum, komşumuz ilaç bile önermişti, ben de kadına başkalarınınki dururken, gerçek sahipleri dururken benim acımı ciddiye aldığı için çok sinirlenmiştim, basıp gitmiştim. babasının greyder kiralayıp yalovaya gidişini anlatmıştı adaşı özdemir. annem donakaldığında, "aydınlık oğlumuz ali, seninle tanışmak güzeldi" gibi bir ilan vardı gazetede. doğumgününün 30 aralık olduğunu ben hiç unutmadım, her sene bir mum üfledim. diyeceksiniz ki sana noluyor... bazı olaylar, sanırım bizi acı gerçeklerle tanıştırıp büyüten olaylar kadrosundan sahiplendiğimiz anılar halini alıyor. bu da benim için öyle. yani hatırlamam gereken çünkü hatırladıkça yoklamada "burda!" diyebildiğim bir olay. ya da saplantı yaptım haberim yok, bilemeyeceğim.
sonra ailesi delirmedi. uzaklaştılar ve sımsıkı bir aile olarak yaşama devam ettiler. işte alinin babasının nasıl bir heykeli dikilecek adam olduğunu, hikayesini o zamanlar annemden öğrendim ben. kendisi cunta döneminde bok yoluna 14 ay hapis yatmış, ablası bombalı saldırıda öldürülmüş, oğlunu, annesini ve babasını depremde kaybetmiş bir adam. hala delirmemiş, düşünün. şimdi bir kızları var, alinin bilmediği ablası. kocaman oldu heralde. annesiyle de arada karşılaşıyorduk okul zamanlarında, görmüştüm.
ben bunu 2000 yılından beri düşünüyorum. kendisi bu konuyu yalnızca bir kez, o da patlayacak gibi olunca yazdı. ben olsam her allahın günü duvarlara işlerdim kanaviçe gibi. aradaki fark da bu zaten. dıgının dıgısı kadrosundan tanıdığım cüneyt bey, çok güçlü biri. hani "aslında daha ne kadar zor olacak ki" dediğim anlarda, böyle ense köküm ağrıdığında, haberler yüzünden gözlerim şiştiğinde, kendimden, herkesten, her şeyden, buralardan utandığımda, uzaktan sevgiyle düşündüğüm biri.
bu devletin de borçlu olduğu biri. hani gün olur da hesap defterini kapamak isterler, aklınızda olsun.
cüneyt beyin alacağı birikti. ben bunu hiç unutmadım ya, aklıma gelmişken yazayım dedim.
hayır, bu bir ben x'i tanıyorum yazısı değildir; çünkü çok uzaktan. ayrıca, teesüf ederim, konumuz / derdim bu değil.
2 yorum:
bir blogcu olarak seni tanidigima seviniyorum, insanin karsisina kendi hislerinden ote bir seyler, haberler, yazilar cikardigin icin.
ağlamaktan içim çekildi. iyi ki varsın derya. bu "fulya için" ve "deffoşa mektup"tan sonraki en kalp burkan yazın. iyi ki paylaştın.
Yorum Gönder