zira hiçbir sebep olmadan aylardır postalamayı geciktirdikleri hayati dökümanı istediğinizde, size şunu söyleyebiliyolar:
"aa evet.. masamda duruyo. en üstte. evet postalanmamış. pardon. anca haftaya, belki, postaya verebilirim çünkü ben meşgul biriyim ve görüyosunuz, çok iş var".
siz de sinir harbi içinde: "alt tarafı zarfa koyup, adres yazıp postacıya vereceksiniz, iş bile değil! beni aylardır bekletiyosunuz, bu mu telafi şekliniz" filan derseniz cevabınız:
"size yardımcı olmamı istiyosanız benimle böyle konuşmayın" olur.
ortalama bi türk genci amsterdama tek yön bilet alır, asabiyetten gözü dönmüş vaziyette sanat gibi kan döker ve ilgililere teslim olur. yani ben bu eşikten derin 3 nefes alarak döndüm. zira biliyorum ki zarfa kağıt koymayı bile "emek" gören bu millet, size hayatınızın kazığını atarken bile ya pofuduk egoları darbe aldıysa endişesi taşır ve isilik döker bunu düşüne düşüne. üstelik hem de ingilizcesi ondan daha düzgün olan bir avrupadışı kız çocuğundan. inciniverirler avrupanın en kaba milleti olarak, öyle hassas egocukları. minik pofuduk egolarının içinden pençeler çıkar, resmen işinizi görmez ve "şu güngörmemiş cahile medeniyet dersi verdim" diye bi de sebeplenir üstüne. "düzgün konuşmayı öğrenmiş oldu". ahaha şaka gibi. yapardı, ciddiyim. neyse, cevabım:
"kişisel almayın, ofisinize söylüyorum, sizle ilgisi yok. mağdur olan benim ve hiçbir açıklama yok." oldu. olgunlaştım portakallarla, görüyosunuz. ve ve ve tabii ki sakinleştik, hakkını verince hanım kızımızın. sonra sıra hollandalıların en sevdiği soruya geldi:
"tamam peki. şimdii.. size nasıl yardımcı olabilirim?"
ahahah gülüyosunuz. gülmeyin. tekrar edeceksiniz sabırla. çünkü o resetledi. hollanda egosu 1-siz 0. ben birim sen sıfırsın. oya bora sevimliliğinde.
"evraklarımı postalayın."
"tamam anladım, yarın yapıcam".
duuiiiii.. (ha bu arada bu cevabımla başa dönmediysek, hanım kızımızın zekasından).
ha beklenen evrak ne mi? 6 aydır beklenen evrak?
diploma ve transcript!
hani iş başvurularında filan hafif mihenk taşı olan şeyler. o binadan istediğim TEK evrak öbeği. peki bu hanfendi bana ne dedi?
"zarfa sınıf fotoğrafınızın orijinalini de koyucam çok güzel".
"transcript'in kopyasını scan edip yollasanız da önden kontrol etsem?"
"aa o da mı yok????"
derin sessizlik, 3 nefes.
"o DA yok hanfendi çünkü belirttiğim üzere, aylardır, HİÇBİR ŞEY yok."
"ah tamam ona da bakiym.. fotoğrafı da koyarım... duuii."
kapı zili olan kuşlar gibi melodik: ddDDUUUuuuiiİİi....
annemin arkadaşının dediği gibi:
"bu hollandalıların başına kesin bi bela gelecek.
fazla huzurlu, fazla umarsız
ve sinir bozucu derecede hayaller alemindeler".
5 yorum:
haha çok guzel anlatmıssın deryik. benim hollandalıdan hala daha ses yok.iyi aklıma getirdin sabah sabah. Şimdi bir arayıp sorayım, sinir hücrelerimi yenileyeyim.
Stış Müdürümüz Hollanda'lı. Şimdiye kadar Satış hariç her işle uğraştı şirkette.
hahahaha,
Şaka gibi gerçekten.
Halbuki şimdi Hollanda'dan gelen IP-leri blogunda engelemen lazım. toptan portokalların egolarını zedelemiş oldun, hem de çok yetenekli bir şekilde. Okumasınlar yoksa Hollanda'da depresyon hapların kullanımı dik bir şekilde artar. :-)
Ama futbolu çok güzel oynarlar Hollandalılar...neyse
Şaka bir yana, umarım gönderirler yakında belgelerini.
ey vallah ! aynen sana katılıyorum... bi de 98'de Argentina - Hollanda maçı izledin mi ? ondan sonra zaten bu ot bağımlılar'dan herşey beklenir ki!
betty boop: ah şu azarlanan ve doğru yola gelen di mi. seninki tam örnek hikaye aslında.
enne: bi de müdür filan olabiliyolar. hatta kişibaşı gelir 30 bin euro o ülkede. en çok buna şaşıyorum.
bespelled: gelip görseler keşke. zaten evraklar gelsin rektör, dekan, hepsi benden mail alacak. orda boşaltıcam sinirimi
teo d'smyrni: ee futbolla minicik alakam var, izlemedim. renkli bi maç olsa gerek? ama ot bağımlısı diiller o kadar, ergenken bi deniyolar filan. o sıfat turistlere, özellikle ingiliz turistlere ait. ayık kafayla bu haldeler yani :P
Yorum Gönder