misal:
1)meyve şekeri diye bi şi var. var yani. meyve "light tatlı" diil. karpuz, belki. ama incir filan haha gülerim. tık tık tık gidersiniz valla. ama güzel şey meret. hem yemezseniz vitaminsizlikten ağzınızın içi yara olur (korkutarak önleyici hekimlik).
2) ankarada olduğum gerçeği mesela. perdeleri çekip ekranda hırvatistanla ilgili bi şiler okursanız, bi aşamadan sonra unutmak mümkün. tabii bi de, kendime itiraf etmekte zorlansam da iktisadın metodolojik, hesap kitap kısmını filan özlemişim. oturup cost nedir benefit neye denir, kavramsal sanat yapalım. ankaradan çıkalım astral astral.
3)sıfır spor yapan bi insan bi gazla 40 dakika yürürse ayakları acır. arkadan motor takılmış gibi, koşarak ve daralarak evden çıksanız bile üzgünüm, bu böyle.
4) orta 2'de sabitlediğim kilomun artık beni terk ettiği gerçeği. yaşımın 24 olmak üzere olduğu gerçeği. metobolizma gerçeği. tamam yarın kalpten/ çatlayarak ölücem demiyorum ama, bkz madde 1, korkutarak önleyici hekimlik. bi bakmışın 30, bi bakmışın 40. hareket lazım. derken bkz madde 3.
5) perihan mağden'in bazen asabiyet yaratacak kadar saçmalaması. tarafsız bi insan, perihancım, aşkından ölsem de söylemem gerek, "hoca efendi" demek yerine zat'ın adını kullanırdı. ya. hocalamalar efendilemeler, yapmazdı. ayrıca her ağlayana içlenseydik türk filmlerinin sonunu göremezdik be perihan. di mi yani. bu adam, maalesef, nazım hikmetmiş gibi muamele görmeyi haketmiyor. "eh suçlu da diilmiş, dönsün tonton,yaşlı ve gözyaşlı adam...". nazımı suçlu bulmuştu bu devlet, onunki haklı bi sürgün müydü yani? kemikleri bile sürgünde. "o ayrı bu ayrı" mı şimdi? seni de mahkemelerine misafir etmişti, sinirinden salyalar saçarak yazmıştın. adalet duygun şimdi mi coştu? gözyaşlarına acımak için, bu adamı mı buldun anca yani?! hele senden, hiç beklemezdim bu derece yanardöner halleri, kör kandilleri. tamam evet oluyo arada ama, bi izahat buluyodum genelde o hezeyanlarına. bu seferki sadece saçma olmuş. gelmesin yahu feto. eksik kalabilir. odasına boydan boya toros dağlarının posterini yapıştırsın ve evet, ağlasın minik para dağlarının üstünde. bence hiç sorun yok. 12 eylül yavrucuklarını yeterince görüyoruz etrafta, kontenjan dolu yani. demokrasi adınaaaağ ise, bir sürü adım ve adam var ona gelene dek. sen de biliyosun adın gibi ya, neyse. ergenekonculara havliycam diye kendi kuyruğunu kovalamak abes olmuş sadece. yaz yine F tipini, vicdani reddi.. aradaki farkı da gör bi zahmet. ülke hasretiymiş. peh.
6) otobüslerden bilet alırken güneşin konumunun önemi. mühim şey. doğu-batı istikametinde öğlen 2'de hareket edecek bi aracın neresine oturmanız gerektiği... mesela. unutmayın.
7)bu kadar. unutmayı seçmiş olabilirim bu maddeyi.
7 yorum:
Bugün Perihan Mağden'in kendini kaybedişine ben de şaşırakaldım. Çok acayip idi. Sarhoş muydu acaba dedim. Zira sarhoşken eşcinseller hakkında da dayak yiyecek kadar saçmaladığını duymuştum. Herhalde ondandır demek istiyorum. Alkolden, alkolden.
sizde şunları 'zırvalarken' mesela,
''gelmesin yahu feto. eksik kalabilir. odasına boydan boya toros dağlarının posterini yapıştırsın ve evet, ağlasın minik para dağlarının üstünde.''
Nazım Hikmeti süren ve/dahi deniz'i asan faşistlerden farkınız kalmamış NETEKİM.
Onlarsa sizin yaptığınız gibi, kendisi gibi düşünmeyen ve ve kendi ideolojisine zıt birilerini POSTLAMA derdindelerdi: Sırf 'öteki' oldukları için ve/sırf kendi gibi olmadıkları için.
Ne farkınız kalmış diye düşündüm uzun uzun ONLARDAN. Bİr fark göremedim, yazık. 'ÖTekine' yaşam hakkı tanımayan bir zihniyet. Bu zihniyetin rengide önemli değil zaten. Ortak noktası bu yani; ötekine duyduğu kin ve nefret.
Yazık.
uçanbalık: iş sadece ideolojik olsaydı sizin dediğiniz gibi olabilirdi. ayrıca f.gülen bir şair ya da öğrenci değil, hatırlatırım. ve onlar üç kuruşsuz, arkalarında sadece dev bir manevi destekle öldüler, öldürüldüler. o kadar da aynılaşmasınlar rica edicem. gülen ölse burda anıt mezar inşa edilir, nazımın kemikleri rus soğuklarında, denizin adı anılamıyor.
davasının sebeplerini de hatırlatırım; bağlantılarını da, kefen parasının kaynağını da, hatta neden burda olmadığını da. Yaşam hakkı tanıyorum, zira ölümden filan bahsetmedim. onun bana tanıdığından şüpheliyim, o ayrı.. krallar gibi yaşıyo zaten, o da ayrı. "onlar"ınız kim bilmiyorum. benim "öteki"m bile değil maalesef kendileri. daha ciddiye aldığım "öteki"lerim var sanırım. ha ayrıca, kendisi burda yok ama yüzbinlercesi her gün burdalar. yani nefret duysam, müridlerine de duyardım. anlamakta zorluk çeksem de kişisel/ideolojik fikirlerinden dolayı o insanlardan nefret etmiyorum. ha, evime de çağırmıyorum, zira ortak noktam yok. yaşayıp gidiyoruz. onları "kurban" olarak filan da görmüyorum. içlerinden biri dreyfus olsa ben zola olurdum da tersi nerdeyse imkansız, bunu bile bile.
herkese sevgi böceği olmak gerekmiyor kanaatindeyim. o eşikteyim o ayrı; ama fazla sevgiden renksizleşemiycem, üzgünüm. bakınız mesela, kenan evreni de konserlerde değil mahkemelerde görmek istiyorum. yaşam hakkı tanımıyo mu sayılıyorum galiba? halbuki o da can, onunki de ülkesinin konserlerinde eğlence hürriyeti o zaman. hem hakkında tek bi dava bile yok. netekim. di mi? türk adaletine, maalesef, güvenmiyorum.
ben sahte sahte "yurdundan uzak yaşlı kuş" gözyaşları döken birine, maalesef, kucak açmak zorunda olduğum kanaatinde değilim. gözyaşlarının sahteliğini, gerekirse kilometreler ötesinden boğaz yırtarcasına bağırdığı zamanlarda anlıyoruz. nutuklarındaki nefret, benim "zırva"larımın çok ötesinde.
evren demişken, erbakan yaştan affedildi, birileri de açlık grevinde ölüyor. birileri sivas'ta yandı, dönemin adalet bakanı da yakanların avukatlığını seçti. vicdan sızım var yani, merak etmeyin. ama perihan mağdenin "hoca efendi"si, bu listenin en altlarında. dinci/cemaatçi olduğu için değil, bunu karıştırıyorsunuz. perihan mağden'e de ajitasyon kralı bir adama, durup dururken paye verdiği için kızabilirim. tarafsız olmadığı için. durumu basitleştirdiği için. ülkesinden uzakta yaşlanan bir sürü "siyasi" sürgün var, sağdan ve soldan. hiçbirinin böyle bir uluslararası bağlantılar zinciri ve nakit havuzu yok. esas onlar isimsiz ve gözü yaşlı olanlar. bunlara ya da denize, ya da nazım'a bakıp ikisini aynı görmem ve göremem... terbiyem el vermez.
yine de "zırva"lar ve "yazık"lar seçecekseniz, okuduğunu anlama konusunda da bi yazık benden gelebilir.
toptan delirme hali.
perihan mağden'e çok şaşırdım.
F.G. ülkesi için napmış?
dünyanın dört bir yanındaki ışık okullarından falan, ordaki türk kültürünün tanıtılışından bahsetmeyin nolur, gülerim.
Sanki adam, fikir suçlusu falan da, sürgüne gitti:)
Vatan sevgisi kabiliyetini taşıdığına inanmıyorum.
Ha bir dekimse onu postalamadı, keyfince gidiverdi, uzaktan kumandayla kontrole de devam etti.
Deryikko, fazlasıyla uzun bir açıklama yapmışsın, netekim anlaşılacağından emin değilim.
Senin feto gördüğünü başkası hocaefendi görebiliyordur,kronoloji olarak da bu çok da zor denklem değil anlamak için. Ama önce Feto görüp sonra nasıl Hocaefendi görürsün be kardeşim diyorsan, Atv'den kırpılmış videokliplerini seyretmek yerine cdsini alırsın, pardon sitesine bile girer okursun, gerçekte ne yazmış, ne söylemiş diye.. düşünen okuyan bir insan olarak kararlarını objektif vereceğin varsayımıyla söylüyorum bunları tabi. Sadece Atvdeki Kırca görüntüleri, Cumhuriyetteki haberlerden edinilen intibayla karar vermeye devam edersen et tabi.. Ama yaptığın yanlışlar, tamamen önyargılı olarak bir çok yerde hakaretamiz ifadeler kullanman.
Sana hiç mi hiç yakışmıyor doğrusu.
okuduğun dinlediğin gerçek metinlerde hata görüp şu bu diyebilirsin ama tam 10 yıl önce atvli kırcanın başlattığı kasetlerin şu internet çağında yargılara dayanak olmasını hafzalam almıyor.
herkul.org.
bir de diyorsan ki bunu okuyacak kadar değersiz vaktim yok, hayatın boyunca bütün yorumlarını, paradigmmalarını gözden geçir derim.. çünkü hepsi dayanaksız, kaynağından olmayan temellerle dolu demektir.
Ben , nazım hikmet hakkında tam olarak ne yaptığıı bu ülkeye anlayamadığımdan yorum dahi yapmıyorum, biriçıkar anlatır diye..
Ha bir de ülkeyi sahiplenip birilerine kucak açmak meseline gelince..sorarım; Bu ülke kimin ve kim kime kucak açıyor, bir anlat ?
İlk önce
calhan: çok uzun cevap verebilirdim ama en çok sitesine filan girmediğimi varsaymanızı sevdim. hani varsaya saya ilerlemişsiniz ama ilk cümlenizden çürüyor yorum. girdim evet, defalarca. ben maalesef, sandığınız üzere, erişimim olduğu sürece, aslını görmeden sırf yorumlar üzerinden konuşmam. hatta sizi etkileyeyim, 5-6 ülkede açtığı okulların websitelerini de gezdim. "ışık"ı göremedim o ayrı. kötü kırca olmasa görürdüm belki. pis kırca. benim beynim yok, benim yerime düşündüğünü sandığınız kırca.
benim de aklım nazımı anlamayanları almıyor, üzgünüm. bir şairin, edebiyatçının ne yaptığını anlayamamayı da.. en kötüsü efendim, yazmıştır. bu ülke için. hiçbir şey yetmiyorsa. ve yazdığı için vatandaşlıktan atılmıştır. kaçamamış, hapiste çürümüştür. ironik olan şu ki, siz de aynı şekilde, websiteler kitaplar karıştırıp nazımı kendiniz öğrenebilirsiniz, anlatan kitapları okuyabilirsiniz. bana taviye ettiğiniz üzere. "biri çıkıp anlatır" demedim ben, diil mi? bu durumda şunu demeliyim galiba:
"bir de diyorsan ki bunu okuyacak kadar değersiz vaktim yok, hayatın boyunca bütün yorumlarını, paradigmmalarını gözden geçir derim.. çünkü hepsi dayanaksız, kaynağından olmayan temellerle dolu demektir"
evet bu ülke kucak açması gerekenlere açmıyor, benim acım da bu. açmaması gerekenler de baştacı ediliyor, bu da ikinci acım. paradigmalarım filan da, bunların hepsini görerek sapasağlam ayaktalar. üzgünüm.
Peki, madem kaynağından okudun herşeyi , dinledin ve hala Nazım'ın daha çok okuyup,yazdığını ve daha haksız yere hapis yatıp daha da sürgün yediği için daha da ülke için çok birşeyler yapmış olduğunu ne kadar anlamıyorsam ben, sen de o kadar Gözyaşlı adamı anlıyorsun zannımca
bakmak ve görmek farkı demek ki bu.
Ne okudun, nerde yamuk gördün sormam da boşa tabi, atışma gibi oldu ve uzatır, ama, yıllardır basiretim bağlanmış ki, canım civanım Kırca'nın videolarında bile suçu,eşkiyalığı görememişim. Kırca bu ülkenin senin kadar okuyan,dinleyen kısmını değil, geri kalan çoğunluğunu etkilemiştir, gözyaşlı adamın bir numaralı antimedyasıdır, o yüzden kırca kırca desem de , sen üstüne alınsan da , o çoğunluktan olduğunu gördüğüm için vayy ki vay diyorum, bunları yazıyorum .
hani bilmeden yorum yapma diyorsun ya; bilmediğini bilmemek daha feci.
Nazım bilmiyorum, yeterince de bilemeyeceğim çünkü ne okursam okuyayım elimde şudur budur diyebilecek pozitif bişey geçmiyor, iyi şairdir, iyi dizeler yazmış, haksız yere de yatmıştır ama nazım'la alıp veremediğim de yok,ona hakaret etmişliğim de.
ben sadece sana yakıştıramadım 2 şeyi
1 - bilmediğini bilmemek
2 - hakeratamiz ifadeler
yoksa yine okur yine yazarım burası oldukça, dert değil
Yorum Gönder