çok çok yorgunum. sabah 6.30da ofise gidip, 12 saat kaldım. öğle yemeğimi biricik haznemde yedim. yorgunum. uyudum demin, acıktığım için uyandım. avlanıp yeniden uyumayı planlıyorum.
"Ziyaretçilerin flaşla fotoğraf çekmesi sonucu 70 balık öldü, Twitter'da yazılanlara göre balıkların olduğu havuzlara atılan "dilek paralarını" balıklar yuttu, bazı ziyaretçiler vatosların kafasına pet şişeyle vurdu, müren balıklarının bulunduğu havuza ziyaretçilerin elini sokması üzerine havuzun etrafına bariyerler kuruldu."
bianetin süper evrim görseli ile birlikte haber burda.
egemen bağışın böyyük yatırım diye gururla duyurduğu akvaryumun açılışında oluyor bunlar.
başka bi yer olsa, ne bileyim müze, sinir olsam da taşkın hareketleri anlıyorum, anlamaya çalışıyorum. hatta böyle kamusal alanda sessizce ve efendice gezip vandallaşmama eğitimini vermek için okullar gezi düzenleniyor, tamam. lazım yani bi anda olmuyor. hiç olmayınca olamıyor, kabul. anladınız.
ama rica ederim, vatosun kafasına pet şişeyle vurmak, onu da geçtim, akvaryum camını iterek kırmaya çalışmak nasıl bir neyin ürünüdür? hayattan mı bezdiniz, nefretle mi yoğuruldunuz, bedava bulduğunuz her şeye işeme alışkanlığı mı, "yolu göremiyorum" diye camın önündeki ağacın köküne kezzap dökme saplantısı mı? nedir bu haliniz ya?
işin fenası, ne bileyim aynı kalabalığa dönüp "lüfer 24 cmden önce avlanınca üreyememiş oluyor, soyu kuruyor, yemeyin" filan desem, sahiden beni anlayacaklarını düşünüyorum. yok, bu düşüncem ne yapsanız geçmiyor. ama bu haberle birlikte içimdeki romantik altındaki sandalye çekilince kıç üstü yere oturdu, evet.
gerçi tabii siz "hayvanları filan sevdiğimizi nerden çıkardın?" diyebilirsiniz. bunları nerden çıkardın deryik? ama bu pet şişe, yolda geçen köpeğe tekme atmaktan farklı. açılışa gidiyor, o açılış ona AB standartlarında yatırım diye pazarlanmış ve içinde hayatında görmediği canlılar var. merak eder diye düşünüyor insan. yok aslında, farklı değil. sadece sokaktaki köpek müzede sergilense başına geleceklerin özeti.
çok yorgunum demiştim. iyice yoruldum. aziz nesin bu haberi okusun istedim. zaten öbür tarafta aziz beyin kapısının önünde "karşılıklı iki kelam etme" kuyruğu filan var heralde. herkesin ağlama duvarı.
*
bi de bazen bi şiler düşünüyorum buraya yazarım diye, sonra unutuyorum.
sonra güzel bi şi görünce aklıma hâlâ blog geliyor diye seviniyorum.
2 yorum:
tekrar tekrar okudum ve hayretten açılan gözlerim kapanmıyor. kafasına pet şişeyle vurmak!?
-bidost
ve muhtemelen bi kişi yapınca diğerlerinin de gülerek tekrarlaması.
Yorum Gönder