onocak en fazla on1ocak olabildi ve ben olmam gereken yerde, olmam gereken saatte, tabii ki olamıyorum. neden diye bi sor blog? boş beleş, bomboş. peynir tenekesinin dibindeki su kadar. kimse bana "ama belki de böylesi daha iyi.." demesin. değil. teselliye ihtiyacım yok. hem iyi olsa bilirdim: değil.
dokunsalar ağlayacağım, ağlamayayım diye sinir yapıyorum. midem, saç diplerim, göz pınarlarım, diz kapaklarım, en unuttuğum noktalarım sızlıyor. herkese, her şeye sinirliyim, her şey batıyor. halim acıklıyla komik arasında gidip geliyor.
en damardan, an ağlamaklı, en bezgin, en solgun hallerim başlıyor. bugün başlıyor. siz şimdi bunu bile bile, "hem belki de bu daha iyi" gibi, gerzekçe bir kendini kandırmayı yutar mıydınız? rica ederim. uykuda gülümsemek kadar, rüyanızda gülmek kadar güzel bir şey var mı? yok. bunu bile bile, kendinizi saçma avuntularla aşağılamayı kabul edemezsiniz heralde. bence de.
koku ne güzel şey, koku, koku.
üşüyorum, ısınmaya çalışmıyorum. öyle bir hal.
şimdi anlatmaya çalışsam, saçma benzetmelere saplanıcam. olmiycak. çok bulutlu be blog. benim bulutlarımın dağıldığı rüzgar, balkanlar üzerinden yıldız- karayel etkisiyle, uzağa uzağa esiyor. zaman denen nane, güvenilmez bir şey. beni en gafil avlayan şey. ben o kadar boş bakıyorum ki etrafa, görsen başımı okşardın blog.
*
perudan haber geldi: darya. imiş. 34. haftasında, annesinin çilleriyle, gülümsemesini beklediğim kız çocuğu.
*
bugünün asap bozucu haberi ise, gudubetler ötesi yeni istanbul projesi.
istanbulun en çok ihtiyaç duyduğu şeyin rahat bırakılmak olduğunu düşünürken -- devam:
"allahı yücelten anıtsal şehir" yapacaklarmış istanbula. güleyim mi ağlayayım mı, bilmiyorum. istanbul zaten tam da bu şehir. osmanlı tarafından itinayla süslenmiş, dünya üzerinde en çok camiye sahip olan, camileri de güzel olan bi şehir. daha ne kuş konduracaklar sanki? mevcudun restorasyonu bile yeter eğer para battıysa. sanki boş arsada top koşturuyolar. derdimiz islami motif ise, resmen toprağından bitiyor. kapılar kıbleye bakıcakmış ama model olarak paris! tabii dip not: paris'in en gudubet, en paris olmayan bölgesi olan la défense seçilmiş. hong kong, zafer takı, central park - allah ne verdiyse ortaya karışık. altı kaval üstü şişhane bir plan. karadenizden eminönüne tünel. atatürk parkı da olacak tabii, çünkü bu bi denge işi. çünkü bu şehir, lego oynayan arsız çocuk yaratıcılığına açık bi alan. legoya laf yok, bu o bile değil. bu kum havuzu debelenmesi.
michigandan bakınca durum vaziyet bu anlaşılan, bunu hakediyoruz. sonra bu projeciğin adını değiştirip kendilerince "cici müslümanların yükselen başkentleri - 2050'nin müslüman kardeşleri" filan gibi bir kumpanya paketiyle malezya, endonezya, mısır, kim varsa satarlar. o la la! kültürsüz developing müminlere şehir planlama ilmini götüren beyaz yakalı adamlar, sizin yükünüz de bizi adam etmek, kahretsin! projenin ön yazısında da bilimsel dokunuş için, gelişmekte olan ülkeler arasında dikkati çeken müslüman nüfusların makroekonomik bilgileri olur: %10 büyüme! %15 nüfus artışı! hem obamanın da göbek adı hüseyin! boşuna değil kardeşim, yeni para babası bunlar olcek! 5-10 toplantı yapılır, sunumlar, 3 boyutlu maketler, daha ne şenlikler. körler sağırlar birbirini ağırlar. yeni istanbul! yeni kahire! eskisinin suyuna çorba yapıla!
bi gidip çay koysunlar. sinir içindeyim zaten.
siz de canım okuyucu, istanbul modernde, ermeni mimarların eserleri sergisi var, bi gidip gezin. en azından adı bu. "mimar değil, müteahhitlerdi" diye itiraz gelmiş bikaç tarihçiden. olsun, bence şu saatten sonra fark etmiyor; eser ortada. ermeni -osmanlı çarpışması değil derdim, aksine biri diğerini kapsıyor. mesele istanbul olunca en azından, kapsayabiliyor. gezin işte, ben de gezeyim, lazım. sonra bi daha okuyun bu yazılanları. bu şehrin ne kadarı kimin, sahiplenmek nedir, sahiplendiğine özenmek nedir, bi düşünün.
la défense üstü üç hilalmiş! terbiyesizler. zaten sinirliyim.
4 yorum:
dilerim gerçekten "aslında zor değil" olur. dilerim zaman su olur akar. dilerim herşey gerçekten hak ettiğin gibi olur. dilerim bu özlemek, mucizenizi katmerler, perçinler. hiç bir türlüsünün iyi olmayacağını bilecek kadar tanıyorum seni, hatta belki sizi. ama bir kez karşılaştınız ya, tek avuntu bu olabilir gibi geliyor, aranızda bir çiçek açtı ya, gerisi hep güzel olacak, her ne olursa olsun.
teselli etmeye kalkmayacak kadar haddimi biliyorum. ama burdayım, çeneçukuruolanakrep'le seni güldürebiliriz.
mor balonlar, konfetiler ve sevgiler.
Şahsen ben (inşallah) kısa zamanda seni uzak diyarlardaki yeni evinde ziyaret eden ilk arkadaşın olma hayali kuruyorum.
Bi de istanbul'a dini ve milli değil ama insani değerlere önem veren bi haller gerekli, bu da ayrı bi hayal.
İyi mi kötü mü bilmiyorum ama ilki bana daha olası geliyor, deryik.
mermaid: çenesiçukura ziyaret borcum var zaten. güzel olsun, hep olsun.
narsis: bu kararlılıkla kesin o ev sahibi olurum ben, evveeaat!
istanbula önce insanlara layık kaldırım yüksekliği gerekiyor bence.
şampanya?
çilek?
çikolataya batırılmış çilek?
şampanya?
keyfini yerine getirebilecek milyonlarca önerim var. şampanya bunlardan saaadece biri!
Yorum Gönder