yorumlara gelenleri derliyorum, en bi kes-yapıştır. söz verdiğim üzere. oricınıl yazı burda.
- hangi dil olduğu hiç önemli değil, en az bir yabancı dili iyi derecede öğrenin. okuyup yazabilme becerisini gösterin. hadi bunu yapamadınız, sokakta dilini bilmediğiniz insanlara yüksek sesle mastar fiiller kullanarak bir şey anlatmaya çalışmayın, komik olmayın.
- erkekler, herhangi bir yerde güzel bir kadın görünce yiyecekmiş gibi bakmayın. güzel kadınlar güzeldir, fakat meyve değildir. bir sanat eserine bakıyormuş gibi bakın yeter. özellikle anlamadığınız bir tabloyu aklınıza getirin mesela.
- Röfle ancak orta yaş üstü ve kısa saçlı ve zaten en azından açık kumral kadınlara yakışabilir belki, bir nebze. Ama gençler, ah gençler, kuzum niye yaptırırsınız, saçınıza yazık değil mi?!
- mesela senden önce biri kahveyi orta istiyorsa ısrarla şekerli dememek. bi kere 'orta'dan hiçbi şey olmaz diebilmek gibi.
- Kravat takmaya, takım elbiselerle dolaşmaya, döpiyesler almaya özenmeyin. Modern zamanların bir tasması kravatsa, diğeri de bilekberidir. Onlara da özenmeyin. Şık olun ama, artık dizi götü çıkmış eşofman ve fönlü saçların çirkinliğini hepimiz kabul ediyoruz. Şık olmak başkadır, spor şıklığından da bahsetmiyorum, o da ne garip bişi zaten.
- Kızlar nooolur çok ince almayın aldırmayın kaşlarınızı. Bak sonra elli yaşında kaşım kalmadı derken, yirmilerinizi hatırlayıp tek sıra kaşlarınıza üzülürsünüz. Çalı gibi dolaşın demiyorum ama düzeltmekle yeniden yaratırken yok etmek arasındaki farkı bilin.
- Erkekler, nooooolur çok ince almayın kaşlarınızı. Hadi ortasını biçiyorsunuz, tamam bişi demedik. Ama o kaşlarınız siz fark etmeden hilal halini alınca çok kötü görünüyor.
- Reklamcılığa özenmeyin. Tamam memur olmak hevesiniz olmasın, kravatlardan uzak durun dedim diye en rahatı reklamcılık yalanına sığınıp stokholm sendromu yaşamayın. Böyle yazabiliyor, bi de yazarların aksine yazdığımdan para kazanabiliyorum da ı-ıh çok güzel bi arguman değil.
-Ugg mudur nedir, o ayı patisi bot/çizmelerin güzel olmadığının farkındaysak bunların yazlık versiyonlarının da geçen yıl türeyen Amazon kadını havası veren garip sandaletler olduğu konusunda hemfikir olabiliriz. Ayağınızla yetinmeyip ayak bileklerinize de uzanan, birbirine paralel şerit şerit deriler, evet, bundan bahsediyorum! (Gugıl onların gladyatör sandalet diye adlandırıldığını söyledi, her neyse) Sakınınız.
-üniversiteye başlar başlamaz kızlar saçlarını boyatmasın, erkekler saç ve sakallarını uzatmasın. erkek dediğin saçı sakalı kısa, temiz yüzlü olur.
-her ikisi de, tırnaklar yenmesin.
-bir spor dalına hakim olunsun ve mümkünse futbol ya da basketbol dışında olsun. mesela yüzmedir, tenistir, aikidodur, bunlar olsun.
- kişilerin jestlerini farkında olun, görevmiş gibi beklentiye girmeyin. aynı şekilde, jestleriniz görev sanılmasın, gerekirse hatırlatın.
- dişe sürtülen kaşık & çatal boşanma sebebidir.
- 25 yaşına gelip de hâlâ yemek yerken ağzına yüzüne bulaştıranlar var. salatayı ağzına atar atmaz gülümseyenler mesela!.. dudakların kenarında yağ birikintisi, yoğurt kalıntısı, vs.
- bir de sifon var. lütfen herkes sifonu çeksin artık! peçeteleri de sağa sola değil, çöp kutusuna atsınlar. o kadar zor mu çöpü tutturmak?
-mm, bir de başkasının yemeğine için gitse bile önce nezaket icabı sor, sonra tat. tabağıma küt diye bir çatal indi mi sırf oradaki nezaketsizlik geriyor beni, oburluk ve paylaşamamazlıktan değil yani!
evveeet, bence gayet güzide bir hal aldı, tamamdır. tepe tepe kullan yeni nesil.
3 yorum:
okuduğum pek çok blog var..kimini yalnızca efkar dağıtmak için, kimini görsel şölen olsun diye ....ama seni hayatı anlamak , içinde bulunduğum ülkenin gerçek sınırlarının fotoğrafını çekmek için tıklıyordum..senin o hiç haberin olmayan ev sahipliğinde.... ara ara tıkladım eskileri...sonra yine başa döndüm..bi akşam printladım tüm sayfayı..ertesi güne kağıt kalmamış makinada..okuyup altını çizdiklerim oldu...okuyup kopyalayıp aklıma yapıştırdıklarım...kendime dair hayal aleminde yaşımı küçültüp ne yapmak istiyorum dediğimde cevaplar sayılı insanlara çıkıyordu..biri de sendin...
geçen hafta en başa döndüm...14ekim 2006 yı aklımda tutup sonra devam edeyim dedim zira sınavım yaklaşmış... bugün yine tıkladım..ama sen ukelalığımı böldün be deryik...
her zaman herkesin hoşuna giden şeyleri söylemeyebilirim; ama şunu biliyorum: beni uzun zamandır okuyan, yakından tanıyan insanlar, arkadaşlarım da var. bu insanlarla ilişkimi bilmeden, alaycı yorumlar bırakılması hoşuma gitmek zorunda değil. haksızlık gibi geliyor bana. yoksa sessiz okuyucuları severim.
arkadaşlarıma karşı korumacı olabilirim. mükemmel değilim, evet. bilmeden konuşmak da maalesef benim gözümde ukalalık; ama merak etmeyin, ukalalık kötü bir şey değil illa. ben de zaman zaman ukalalık yapıyorum. sadece size itiraz gelmesine de alan tanımanız yeterli.
bunun üzerine saygınızı yitirip küsecekseniz, inanın elimden bir şey gelmez.
elinizden geleni yapmayı gerektirecek bi şey yok elbette... :))
okumaya devam deryik...
gördüğün gibi itiraza alanım geniş:))
Yorum Gönder