29 Mayıs 2010 Cumartesi

ayna

erken bi pazar yazısı olsun bu. ay daha hala evi toparlamadım ben, annemler gelecek. neyse..
ben küçüktüm ufacıktım, tuhaf bi olay yaşadım. bi anlık da değildi üstelik, bir yılı aşkın sürdü.

annemin çocukluk arkadaşının benden 5 yaş ufak bir kızı vardı. yani ben 8 isem, onun yaşı 3. ikimizin de aynı yıl içinde kardeşi oldu; ama tabii ben pek kıskanmadım benden 8 yaş ufak bücürü, o ise çok kıskandı. bununla çok ilgili olduğunu düşündüğüm olay şöyle devam etti:

3-4 yaşlarındaki bu ufak kız çocuğu bi gün uyandı ve "benim adım derya, kardeşimin adı da defne" demeye başladı. o kadar emindi ki bundan, telefonda annesini isteyenlere evde öyle biri olmadığını söylüyordu. annesine benim annemin adıyla sesleniyodu, babasına babamın adıyla. tersini söyleyenlere, ikna etmeye çalışanlara kan kusturuyodu. ben olmak istediğini farkındaydık da nedenini tam olarak hiç çözemedik. benim gibi davranıyor, benim sevdiğim şarkılar, çizgi filmlerle yaşıyordu. ben büyüktüm ya, o da okula gittiğini iddia ediyordu. olmayan derslerine çalışıyordu filan. Fiziken hiç benzemediğimiz için saçını boyamak istemişti. sadece, ben kardeşimi ne kadar seviyosam, o da o kadar nefret ediyodu kardeşinden. tek ayrıldığımız nokta buydu.

yani alt tarafı 8-9 yaşında, bazı dişleri eksik bi şeydim ben, ne buldu bilmiyorum. misafirliğe geldiklerinde filan, ikimiz de deryaydık, yani "derya benim, sen de kim oluyosun" demezdi. mr.ripley vakası da değildi özetle. ikimiz de yan yana, derya derya otururduk. ben 9 o 4, ben kitap okuyosam yanıma gelip ters tuttuğu kitabıyla bana bakardı. açık unutulmuş kayıt cihazı gibi, benim olmadığım bi yerde "deryacılık" için gereken verileri topluyor gibi, kocaman kocaman bakar ve dinlerdi. sonra kelimelerimden cümleler dener, 4 yaş sevimliliğiyle çabalardı; ama ne kuzgun ne serçe olabilirdi. buruk bir hal.

dedim ya, bir seneyi aşkın sürdü. ailesi de huzursuz oldu tabii. profesyonel destek denendi ama "gayet normal, yaşla ilgili bi durum" dendi, hakikaten de geçti, gitti. yıllar sonra geriye tek bir şey kalmıştı: beni takip. ergenlik yaşlarımda, sonrasında, kendi kardeşimden daha fazla beni takip ve hatta taklit eden tek bi çocuk vardı. yan etkisi benim köşe bucak kaçmam ve uzaktan, idare etmek için "hı hı" demem oldu. ortaokuldaki yakın arkadaşlarım bunu iyi bilirler; çünkü onlar da "deryikin arkadaşları" kapsamında gözlem altındalardı. suya düşen taşın yarattığı dalgalar gibi, takip halkaları da genişler; ama yokolmaz. fotoğraflar, sohbetler, anılar, ergen bi kız ne konuşursa onların hepsi, daha sonra çoğaltılmak üzere yine kayda alınıyordu ama artık tek fark "adım derya" inadının olmamasıydı - ki görece normali bu.

iyice büyüdüğünde, o da geçti, kalmadı. yakında üniversiteden mezun olacak (yaşlandığımın kanıtı ve hatta anıtıdır). artık hakikaten bambaşka alemlerin insanlarıyız ve eminim kendisine arada soruyor: "ben bu kızda ne bulmuşum?". saç renginden filan da mutlu. kardeşiyle hala geçinemiyor, o başka.

tuhaf bir şey bu. aynanız olmak isteyen biri, korkutucuymuş. üstelik düz bir yansıma da değil, dalgalı, eğri büğrü, bazı yerler kocaman, bazı yerler minicik. sürekli size karşı bir merak, üstelik ufacık, el kadar bi çocuktan. insan bi bok filan zannetmiyor kendini, aksine çok tuhaf bi tedirginlik hissediyor. hiç öyle idol olayım, eller bana tapsın diye düşünmedim; tam tersi, çok gerilmiştim. niye ben, niye bu çocuk, noloor - panik panik. yakın davranıyosun ters tepiyo, tersliyosun daha da fena, resmen ip üstünde denge hali. kimliğimi geri istemek istediğimde yapamamak. dedim ya, kardeşimin üstünde bile böyle bi etkim olmadı. defne yaş itibariyle benim "büyük abla" hayatıma özenerek baktıysa da o hep daha cool ve başka biri oldu.

hatırlamak zorunda kalınca fark ediyor insan, korkutucu bir şey bu aynalanma hali. hala şaşıyorum. ne yapalım, bekliyorsunuz, büyüyünce geçiyor. kelimeleriniz, mimikleriniz, adınız sanınız size kalıyor. insan haline tavrına şerh koyamıyor ki. ufak tefek detaylarda insan kendisiyle karşılaşınca zıplayıveriyor, garip. hem el kadar çocuk yani, ne denir? ben de işte, iki karış büyüğüydüm neticede, belki ondandır bu kadar korkunç hatırlamam. ha büyür de geçmezse ona yapacak bi şi yok sanırım; ama bu vaka bir şekilde kapandığı için mutluyum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

kardes sendromunun hırsını senden cıkarmıs iste. ailesi arayı bir türlü kapatamadıgından cok da uzun sürmüs.üzücü.

Adsız dedi ki...

Hayattaki değerinizi;sizi kendine örnek alan kişilerle ölçmelisiniz---şimdi ya da asla filminden....

o çocuk olduğu için bastırmamış..bence sırf çocuk olmadığı için bastıran çok kişi vardır hayatınızda..

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker