Sâbuş ve anılarrr anılaarrr dakikaları. hiç bilmediğim uzaklıkta akrabaların, her detayını bildiğim hayatları. bu seansları dinlemek zevkli.
eyüp sultan camii imamının kravatlı, 3 dil bilen, çok çok yakışıklı bir genç adam olduğu zamanlardan. baya bi jönmüş kendisi anladığım kadarıyla, çok da böyle "ay yüzlü" mü derler, iyi niyetli, munis bi adammış. neyse... bir hanfendi varmış, Sâbuş'un kuzenine hayran. sık sık ziyarete gelirmiş gündüzleri. kısaca oturup az buçuk son "havadis"leri öğrendikten sonra, hep aynı şeyi söylermiş giderken: "bildiklere selam ederim". selam ettiği bu kuzen, üst satırlardaki imam bu arada. yaa yaa. bildiklere selam etmek kadar incelikli laflar kaldı mı sahi?
bi de çay içerken fincanı tutan elinin serçe parmağını havaya kaldırdığı için reddettiği bi damat adayı var ki daha önce bahsetmiştim. kendisinden bahsetmeyi çok severiz. ve o havalanan serçe parmağına ben de tahammül edemiyorum. Sâbuş'un dediği gibi: o parmağı görerek ömür geçmez, hatta içilen çay bile bitmez. daha önce yazmıştım biliyorum. toplu takıntı geliştirelim de ortak noktamız olsun diye tekrar ediyorum okuyucu.
"tüm istanbul hayrandı" kadınlar ve erkekler dinliyorum. bilmemne hanımlar. çok zarif, siyaaaah kuzgun saçlı. Sabuş'un bi daha hiç görmediği kadar güzel gülümseyen. kocası bilmemne beyler sonra, tıknaz ama iyi bi adam. taş plakları yeni yine yeniden keşfe doyamıyoruz ya milletçe... benimkiler Sabuş. her seferinde dinliyorum. eskilerden bazı fotoğraflar da var evindeki dehlizlerde. görüntü, müzik her şey birbirine karışıyo işte. yaşamadığım bir geçmişe nostalji diil, onu dinlemeyi seviyorum. bir anda 20 yaşında oluyo, oturuşu bile değişiyo. Kınalı Yapıncak* zamanları Sabuş'un; çok çilli, çok kumral ve çok güleç. kimin kim olduğunu açıklamıyo bile bazen. eğer Namık Beyleri hatırlamazsanız mesela, o sizin sorununuz. neyse işte, bütün bu anlattıklarını dinledikçe ankarayı ne kadar sevmediğini duyuyorum, özlemlerini, gidemeyişlerini. fena şeyler bunlar.
ona almayı düşündüğüm bi Denizkızı Eftelya albümü var, gerçi o zamanlar yeni doğmuştu ama şarkıları biliyo. kalan müzik'ten çıkmış. bi de bulabilirsem, 1940-50lerden büyük ada kartpostalları. hoş, orhan pamuk'un etrafta kartpostal bıraktığını da sanmıyorum.
bu arada, o jön imam kuzen başkasıyla evlenmiş. karısı geçenlerde ölmüş.
neyse, bu da böyle bir hikaye işte... şimdilik bu kadar.
bildiklere selam ederim efendim.
*kınalı yapıncak hem kitap hem film evet, ama öncelikle üzüm. üstü minik minik benekli bi istanbul üzümü.
1 yorum:
üzüldüm bak jön imama
Yorum Gönder