çok şikayet edebilirim; ama etmeyeceğim. vazgeçişler sessizlikle geliyor be blog ve ben o kadar güzel vazgeçiyorum ki. beceriksizlikleri, üslupsuzlukları, arsızlıkları ve sırtıma
yaslananların yükünü düşünmeyeceğim. çünkü şu zavallı beynimin gri
hücreleri günde 10 saat bununla zonkluyor zaten.
oysa ben mutluyum, çok mutluyum.bir tek bunu düşünmek istiyorum.
şöyle bi şi, tıklayınız:
mesela ben marshmallowlu sıcak çikolata yapıyorum evde, en sevdiğim şeylerdendir. içiyorum onu, mis. mesela benim portakallı earl grey çayım var, binbir aromalı bir beyaz çayım var. içiyorum, mis. arkadaşlarıma duble rakı içiyorum, o da mis. bak bir bardak sıvı insana nasıl da yetiyor. öyle bir şey.
uzaklardan kart atmak istiyorum, tek yöne biletler istiyorum. anneannemin sözünü dinlemek istiyorum. benim anneannem, her şey bir yana, "vizyoner kadın"dır. öyledir o, hep bilir. şimdi düşündüm de, mesela 1946'da o rollercoasterda olabilirdi. böyle gülebilirdi.
oturduğum yerde başka bir aleme gidiyorum, bambaşkalardayım. haberleri filan okumayı da bıraktım, takip etmek istiyorum ama iç karartısından bunalıyorum. yapamıyorum. kota aşımı gibi. belgesel izleyeceğim, bir sürü. onun hayalindeyim. mesela menekşem yine mor mor çiçek açtı, tazecik yaprakları büyüyor. bu bana yetiyor. burayı değil, uzakları düşünmeye başlamak istiyorum, menekşeme bakıp bakıp.
1 yorum:
portakallı her şeyi severim ben. tadından başka bi hal bu. hayatı çekilebilir kılmaktan fazlasını yapar. çay içemediğim halde portakallı earl grey nasıl güzel geldiyse kulağıma ilk defa yazma isteği duydum. ben okurum çünkü daha çok, daha çok dinlediğim gibi.
bir de 'ben o kadar güzel vazgeçiyorum ki' cümleniz var tabii. hep vazgeçen biriyim ben. hayatım bunun kısa özeti gibi. her an bu yorumu yollamaktan da vazgeçebilirim mesela biliyorum. kendime ikaz: vazgeçme.
Yorum Gönder