izlediniz mi? ben izledim. bittiğinde ailecek odadaki oksijeni bitirecek şekilde bi aaaay çektik. daraldım. gözümün önüne kum havuzunda tepinen, diğer çocuklara kum atan, oyunlarını bozan, kovalarını kıran, "napıyosun" diyene kulağını tıkayıp "la la la" diye bağıran, karşısındaki ağzını açtığında aptalgötboksalakgerzek!çarpısonsuz!sonsuzkerebimilyonkerebok! diye bağıran, hep "çarpı sonsuz çarpı sonsuz" diyen bi velet geldi. ayrıca bu veletler annee anneee ne diyo yaa bak yaa anneee götbok dedi bana annneeee diye de yırtınır. filan.
neyse bunları biliyoruz zaten, bekliyoduk da. kılıçdaroğlunun kullandığı sakinleştiriciyi merak ettim bi tek, o kadar. bi de fondöten sürülmüş gökçek, üretim hatalı bi taş bebek gibiydi. üretim bandından fırlamış, ekrana düşmüş. E.T ve Badi ilişkisi gibi, adeta yerli chucky.
otobüs duraklarında, otobüs içindeki posterlerde ve otobüslerde ayakta giden yolcuların tutunduğu tutacaklarda (evet tutacaklarda) melih gökçek resmi ve icraatları var, bu arada. metrodaki ekranlarda da. her yerde.
devam.
aslında acı olan şu ki, o adam gerçekten biziz. biz derken, ankara diil sadece. o adam, hakikaten ortalama bi vatandaş. kadın olsaydı seda sayana katılıp evlenmeden hamile kalmış, tanınmamak için peruk takan konuk kıza çemkirirdi. ya da işte ne bileyim, semra hanım filan olurdu. politikacı olmasa mesela, 8de 8 suçlu olduğu kazalarda sağ el parmaklarını birleştirmiş, "canım kardeşim"li cümlelerle polise yaltaklanır, rüşvet teklif eder, son çare olarak da kazaya karıştığı adama aba altından sopa gösterirdi. fatura ödemesinin son gününde "para çekip geldim, sıradaydım aslında" cinliğiyle kaynamaya çalışırdı kuyruğa. üniversite öğrencisi olsa mesela, grup ödevinde hep o emeğinizin üstüne yatan eleman olurdu. çok var yani, bu sadece belediye başkanı versiyonu. daha karikatürize hali de avrupa yakasındaki burhan. yani bir sürü gökçek var etrafta, içimizde, duruma göre, nabza göre, ve gidip kendisine oy veriyolar. sinirden kasılıp gülümser vaziyette yuh çekiyoruz, ama bitmiyo.
hepimiz anamız gözüyüz yani. bi kez daha hatırlamış olduk sadece, o kadar.
gelecek kuşaklar "anne eskiden başkent bi şehirmiş, sen hatırlıyo musun o zamanları" filan diyecek, elinizde fotoğraf varsa iyi saklayın. o zamana kadar otoban kenarına malzemeden çalınarak yapılmış estetik yoksunu toplu konutlardan ve alçı kalıp tiftik keçisi heykellerinden oluşan bi harikalar diyarına dönüşecek burası. arabayla geçerken hızınızı arttırıp gözlerinizi kapayacaksınız bu hilkat garibesini görmemek için. ankara giderek çirkinleşecek, tam bize layık bi başkent olacak. başkentin ortasında, estetik ve etiğe dair her şeyini aldırmış milyonlar olarak birbirimize kum atıp "çarpı sonsuz!! çarpı sonsuz!!" diye bağırıcaz. oh mis.
doğalgaz sayacıymış.
şehir yok şehir. etik için var tamam; ama estetik suçu diye bi şi var mı ki TCK'da?
-_-
neyse ya. içim kasılıyo benim. anlatmaya üşeniyorum.
beatles listesini halledicem.
7 yorum:
"...yani bir sürü gökçek var etrafta..."
galiba yüzde kırk yedi kadar:)
:) içimde kötü bi his var benim. bence yine seçilcek ve gözü dönmüş bi şekilde heryere imelih yazıp, gökdelenimsi dikicek.
Her şehre Büyükerşen gibi adam lazım.. Ders alsın Melih Gökçek, şehircilik nasıl olunur adam gibi adam nasıl olunur..
Eskişehirliyiz.. Gururluyuz..
Ankaralılar kendileri gibi adamı başa getirmiş.. Yine seçmeye devam edin, size de bu yakışır.
İçimi bulantıyla kaplayan o hislerden dolayı arka arkaya düzgün cümle kuramıyorum bu imelih hakkında. ama çok şükür hazır kurulmuşunu buldum,
tercüman oldun. saolasın varolasın deryikçiğim.
ellerine saglik.
bu kadar guzel bir insanin hislerine tercuman olabilirsin :D
hepimiz anamizin gozuyuz mu?
hepimiz anamiz gozuyuz mu?
anamızın gözüyüz. haliyle. yazım hatası.
Yorum Gönder