aheste günler. terli terli su içmeyiniz ve iki kapı ağzında oturmayınız. doğru şeyler bunlar, sonra manasız bi boğaz ağrısı başlar; nezle desen değil, öksürük yok, bir sürü iğne batışı... gerek yok. süt için süt içirin bi de, bu da mühim.
dünyadan bihaber yaşantımızı üç bi yandan gelen "akp kapatılmadı haberiniz olsun" duyurusu açıklıyo aslında. gazetelerin ege baskısı bombalama haberini bir gün rötarla duyurdu mesela. parti kapatılması telaşından da uzaktık. biz o sırada annemin cin-tonik seansı için aldığı misket limonlarını buzluktan çıkartıp çözmekle uğraşıyoduk, cin vardı, tonik vardı, yeşil ve ekşi misket limonu vardı, güneş batıyodu, hafif bi meltem vardı, torba denizi o saatlerce en lacivert ürperir hem. dışardan çok bi tü kaka, "ah bu hararetli günlerin dehşetine nasıl da kapılmamış pis tatilci" olarak görünüyosam, hepsi doğru. çakıl taşı olucam dedim, oldum sayılır. az kaldı. hem inanın, "buzdolabında misket limonu var mıdır yok mudur" sorusu, bence "akp kapatılır mı" sorusundan daha çok bilinmezlik, gizem vs içeriyodu.
bolca sait faik okuyorum ve günler sait faikmişim, olabilirmişim gibi geçiyo. ada varmış, sandal varmış, sokaktaki insanlar o kadar hikayeliymiş, etrafta o kadar güzel esmer, beyaz dişli, kıvrımlı kadınlar ve rum balıkçılar varmış gibi.
turkcell'de esnaf cinliğği bitmiyor. kampuscell tarifesi şöyle bi şi: günde 3 mesajdan sonrası bedava. yani üst sınır 1000, ama insaf, o kadar da değil. ben kampüslü değil 26 yaş altında olduğum için ordayım, hemen atlamayınız. neyse, geçen gün kandilmiş. turkcellden öğrendim. şöyle bi mesaj: "kandil sırasında yaşanan mesaj yoğunluğunu sebebiyle, üç mesajdan sonra bedava kampanyamız bugün saat 17:00'ye kadar sürecektir". yok ya.. bak sen. bayramlarda ne yapıciiiz diye heyecanla bekliyorum. belki bulunduğumuz şehre göre de bi şiler ayarlanabilir, "muğlanın düşman işgalinden kurtuluşu sebebiyle...". saat beşe kadar tıkırr tıkırr işleyen servis ağı, ne oluyosa artık o saatten sonra kitleniyo herhal. yemedik ama yaşlandık, geçiyoruz turkcell.
kitaplara geri dönüyorum. annem çok söylemişti de dinlemek vakit almıştı, hem anneler daima haklıdır, benden size tavsiye, annenizden önce davranırım belki: "dinle küçük adam"ı bulun, okuyun. wilhelm reich kitabı. bunu kendiniz için yapın. kısa öz. hem içinde çizimler var, resimli kitap. ama cidden, okuyun. dinleküçükadamdinleküçükadam.
bundan kelli, bu gece saat iki itibariyle şen, mutlu, ve çakıltaşlığına bi süre ara vermiş biri olucam. sürprizler güzeldir, zor olsalar dahi. hem torba, 12 yıldır bu anı bekliyor, o da haketti. ve alışmak istemediğiniz şeyler varsa hayatta çok sevgili okuyucularım, size bir sır veriyorum: alışmamalısınız. alışmanız gerekmiyor. bi paragraf üstteki kitabı alın okuyun, o sırada bunu düşünün. hiçbi halta alışmanız gerekmiyor, çabalamanız gerekiyor bolca, o kadar. aradaki tercih size ait. bazı şeylere üşenmemek lazım. ama ben derim ki, alışacaksanız illa, sait faikliğe alışın.
1 yorum:
vay be, sonunda yeni post.
bir ara rolleri değiştik falan sandım. sen yazmıyordun, ben yazıyordum falan. dünya tersine döndü diye korktum.
öyle işte.
Yorum Gönder