Ben küçükken, Manisa Tarzanı filmini
izlemiştim / izlemişim. yıl 94müş çekildiğinde, demek ki çok da küçük değildim. TRT'de filan denk geldim herhalde, hatta izlediğimin o
olduğunu bile sonradan eşleştirdim. tek hatırladığım, bir adamın
ağaçlara olan aşkıydı. öyle normal bir şey değil, kara sevda gibi; hep
ağaçlarda, hep ağaçlarla, her bir yaprak, her bir dal için. çok mutluydu. sanki onun dışındaki herkes zırdeliydi ağaçlardan uzak kaldıkları için.
Bir güzel adam işte. hikayesini bilmedim, öğrenmedim uzun süre. sonra belgeselini yaptılar, bölük pörçük izledim. Kerküklü bir Kürt olarak Manisa'ya adamış kendini. Manisa Hapishanesi'nin
mahkumlarını ağaç sulamaya, budamaya yardım için dışarı çıkartan (müdüriyeti ikna edebilen), "seni giydirmek için soyunuyorum
Manisa" diyen, bir şehri tek başına ağaçlandıran, hep iyi, hep gönlü zengin, karşılıksız verilen
hiçbir şeyi kabul etmeyen, istiklal madalyası sahibi bir adam. "Ölünce,
ağaç sevgisi sembolü olacak, hangi idareci, ağaç kestirirse rüyasına
girecek, boğazına sarılacağım." diyen adam. kalp büyümesinden öldüğünde 6-7 kmlik insan seli tarafından elden ele taşınarak defnedilen adam. sanki kalp büyümesinden başka bir sebepten ölemezmiş zaten, öyle biri.
bu ara her yerde, her köşede kötü şeyler var. yani tabii ki var; çünkü berbat şeyler oluyor. iyi şeylere yer kalmıyor işte. bir sürü şey yazmıştım, yayımlayacaktım, tuttum. bi de benden okumanız değiştirmeyecek.
biraz yer açmak lazım iyi şeylere. unutmayın diye, belgeseli burda.
izleyin, iyi geliyor. bir kişinin neler yapabildiğini izlemek her zaman iyidir. çipetpet amcalara şaşmak yetmez, daha neler, kimler var. deli değil, hacı değil, sadece iyi bir insandı
Ahmet Bedevi. "Çevre dervişi" demişler ona, belki öyledir. belki ağaçlara bakınca çocuklarını görüyordu sahiden.
31 Mayıs'mış ölüm yıldönümü. 31 Mayıs, Gezi olayları için de
önemli bir tarih, kalabalıklar asıl o gün çıktı sokağa, o gün sahiden "yeter" dendi. Sadece bir park için, sadece ağaçlar için değil, çok daha fazlası için çıktılar sokağa, evet. Yine de hayal ediyorum: Belki ağaç kesenlerin değil; ama tıpkı onun gibi "dur" diyebileceklerin rüyalarına
girmiştir Manisa Tarzanı. "Hadi" demiştir ufaktan. Ak sakallı nur yüzlü dede değil, kara sakallı, çıplak bir adam olarak. Öyle düşünmek istiyorum.
Beni zaten bu romantiklik öldürecek. berbat şeyler oldukça ağlayarak günlüğüme yazma huyum hiç değişmiyor.
* Manisa Tarzanı Ahmed Bedevi İlköğretim Okulu'nun yaptığı tanım, çocuklar da es geçileni iş edinsin, yeni tarzanlar yetişsin diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder