13 Mayıs 2013 Pazartesi

Swanage: Dorset siftahı

Efendim, nihayet: Dorset sahilleri. Geçen yıldan beri plan yapıp, şu hava durumu yüzünden ertelenip duran Dorset. Anca yazıyorum, evet. 95 millik, uzun bi sahil olduğu için, neresine gidelim, nereyi seçelim kısmı biraz zaman aldı. jurassic coast'a adını veren "jurassic" kısımlar ağırlıklı olarak batıda; fosiller kadar, jeolojik sürprizler, mağaralar filan da mevcut. Aslında çoğunluk arabayla geziyor bu sahili. Otobüs hattı var; ama saatte bir filan olduğu için çok esnek değil. Biz arabasızlık ve trenle gidiş sebebiyle Weymouth veya Swanage diyorduk, sonra Swanage dedik. bence iyi de oldu.

Editos: yazmayı unutmuşum: Dorset, Enid Blyton'la anılıyor. "Afacan Beşler" maceralarını Studland'de yazmış mesela. Biricik "Gizli Ada"yı da yine Swanage yakınlarında yazmış. Canım Enid, doğru seçim.

otelden şehr-i Swanage manzarası.
Trenimiz yol çalışması sebebiyle Poole'a kadardı, oradan 1 saatte Swanage'a gittik. Otelimiz orta çağ kalesini andıran, heybetli bir binaydı. Meğer zaten "King of Swanage" diye anılan egzantrik bir adam için, 1875'te tasarlanmış. Niyeyse İskoç tarzı bi de. Aslında ilk gün planımız, otobüsle Durdle Door'a gitmekti; ama 3,5 saat yolculuğun üstüne birer saat gidiş geliş otobüs turu yapmak ve otobüs saatleri yüzünden sadece 1 saat gezebilmek çok saçma geldi ve iptal ettik. Onun yerine 3. günün yarım günlük planına el attık: Old Harry Rocks ve Studland turu. iyi ki öyle de yapmışız; çünkü 3. gün old harry rocks üstüne öyle bir sis çöktü ki saatlerce dağılmadı.

Old Harry Rocks

Mataraya su doldurup, saat 14:30 gibi yola çıktık. Yürüyüşü sadece Coastal Path tabelalarını izleyerek sorunsuzca bitirmek mümkün; ama ben elimde harita olmasını, nerden nereye geldik, nasıl geldik izlemeyi seviyorum. Google maps aynı şey değil, hem dağın tepesinde telefon da çekmiyor bazen. Bunun için de ideali yürüyüş haritalarının çıktısını almak; internette çok daha fazla bilgi var. Biz şurdakini kullandık. Dönüşte yorgunlukla otobüse binmeye karar verdik. Otobüs terminalinden verdikleri çizelge broşürü 10 dakikada bir otobüs gösteriyodu; ama meğer saatte birmiş! Neyse, uslu uslu bekleyip, saat 8'e doğru otele döndük.


İkinci gün; büyük tur günü - 21 km.  Bu sefer aksi yöne yürüyüp, St.Aldhelm's Head'den döneceğiz. Otobüslere yeniden baktık ve ola ki dönüş yolunda yorulursak, Worth Matravers - Swanage otobüsünün pazar günü çalışmadığını, yani son 2-3 km'ye kadar otobüs olmadığını gördük. Sabah 9:30 gibi yola çıktık, otobüssüz döndüğümüzde tam 17:30'du, yani 8 saatlik yürüyüş. Bu arada, "full english breakfast" sahiden bu tür yürüyüşler için depo fullemek gibi bir şey. Yedikten sonra nefes alamaz oluyorum ama tüm gün idare ediyor, akşam yemeğine kadar sadece bi muz yedik ve toplamda sadece 35-40 dakika mola verdik.

Ekran görüntülerini elcağızımla birleştirip paint sanatıyla bu şaheseri hazırladım.
Hava güneşli, arada rüzgar, mis gibiydi. Rotamız Durlston Head'le başladı. Swanage'dan bir saatlik yürüyüş mesafesinde bir ufak kale ve onun çevresi. Yollar yine tabelalarla güzelce işaretlenmiş, ayrıca adım başı manzaraya nazır bank vardı. Bank sanatından iyi anlıyorlar, o bir gerçek. Bazı banklar güney kampüs bebek yokuştaki bankın aynısıydı. Neyse, Durslton Castle'a vardık. Bölge Jurassic Coast olduğu için girişinde jeolojik zamanları, dinazorları anlatan büyük taşlar vardı. İçeride de çocuklar için, hem yine bu zamansal gelişimi hem de bölgeyi anlatan inceleme ve oyun köşesi vardı ki bence çok güzel hazırlanmış. Ayrıca hediyelik eşya vs de vardı.

Durlston Head yolu ve kalecik

Kale ufak, en uç kısmı güzel bir restoran olmuş. biz sahil yoluna inip yürüyüşe devam ettik, esas yolun başlangıcı. Yolun başında yunus ve kuşlar hakkında bilgi panoları vardı. tam "büyük tur" için yola çıkmadan önce, orada görebileceğiniz göçmen kuşları, bölgede yaşayan martı çeşitlerini ve şanslıysanız, yunus türlerini anlatıyor. Çok basit; ama hem güzel çizimli, hem de bilgilendirici. Böyle şeylere çok takılıyorum, "hmm aferin adamlara" filan diyorum; ama sahiden istanbul'da şu panolardan olmamasını açıklayamıyorum. dağın başında, o kuşun da yunusun da bulunduğu bir şehirden gelenler olarak, o dağı kıskanmak üzücü işte.

Coastal Path boyunca birtakım manzaralar

Yürüyüş duraklarından sırayla gidecek olursak: minik bi deniz feneri'ne uğradıktan sonra, bol manzaralı devam ettik. 5. km civarında Dancing Ledges denen düzlük göründü. Bol yosunlu ve dalgalı; ama yine de gençler ve ruhu gençler toplanmış, yüzmüyorsa bile güneşleniyordu. bu arada biz böyle uçurum yamacında yürürken, aşağıda o yamaca tırmanan dağcılar, denizde akıntıya karşı kürek çeken kanocular ve bolca yelkenli vardı. az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. özetle bu. Dönüşte Purbeck'in meşhur dondurması için bi mola verdik. Güneş altında yürümekten midir bilmem, çok iyi geldi. Langton'a kadar fena gitmedik; ama son 1 saat sahiden yorucu geçti. İnsan niyeyse 7 saat yürüdükten sonra son bir saati yürümemeyi kendine yakıştıramıyor; oysa otobüsle 10-15 dakika.

Otelde fark ettik ki dondurmanın o kadar ferahlatması boşa değil, yüzlerimiz kıpkırmızı, bir de güzel gözlük izi! güneş kremi sürmediğim ender zamanlardan; ama o da ingiliz güneşini ciddiye almadığımdandı. Neyse, sevimli karidesler olarak şehre inip yemek yedik.

3. gün dönüş günümüzdü. Ben önce 3-4 aspirini ezip, el kremiyle karıştırıp yanık kremi yaptım; uydurmasyon olsa da bu tür kremsiz durumlar için öneri olarak okumuştum bi yerde, işe de yaradı biraz. şehir turuna çıktık, sahile indik ve sis! ben böyle garip sis görmedim. bir bulut, koyun bir ucundan diğer ucuna yer değiştirip durdu; ama bu arada gök masmavi, açıktı. garip, çok garip blog.

Swanage'ın gecesi, graffitisi, müzisyenleri ve tabii ki martıları.

Neyse, bu arada sular çekildi, martılar uçuştu ve derken sokak müzisyenleri geldi. Omzunda papağanıyla akordeon çalan genç kız pek bi tatlıydı ve çocuklar arasında pek sükse yaptı. Sonrası otobüs bekleme işkencesi, tren kaçırma ve bi sonraki trene bizi almayı kabul eden kondüktör tatlılığı.

Eveeat bu kadar. Dorset'in siftahı bizden, bereketi allahtan, pek sevdim ben.

2 yorum:

sakinn dedi ki...

Insanin fowles okuyasi geliyor cicim deryik.

deryik dedi ki...

sakinn: ay sen fowles dedin de aklıma geldi: enid blyton! ekledim yazıya :)

Powered by Blogger

eXTReMe Tracker