Benim sevgili anneannem bir evlilik teklifini, teklifi eden kişi çay fincanını tutarken serçe parmağını kaldırıyor diye reddetmiş. beyfendi bir pastaneye davet etmiş anneannemi, çok kibarmış da. sohbet etmişler; ama ah o parmak! çok şekilci olabilir, evet. daha başka, "ciddi" sebepleri de vardır elbet; ama "bir ömür o parmağı seyredemezdim" dediğinde ona hak vermiştim. seyredilmez sahi. hem Sabuşcuğum bir kınalı yapıncak, bir arnavutköy çileği, bir istanbul marilyn'i olarak, hiç gelemez öyle şeylere; gözü acır. mesela fincanda da "bi dudaklık pay" olmalı, yoksa asla içemez, ağzına kadar dolduranları da aşağılar azıcık.
neyse, konu dağıldı. işte bugünler, serçe parmak havada günlerdi biraz. ondan yazdım bunu. şimdi koskoca güne "indir o parmağı" deseniz ayıp olur ya, el mahkum bekleyeceksiniz bugün bitsin diye. sonra bir daha hiçbir günü bugün gibi yaşamayacaksınız ki bir ömür o parmağı seyretmeniz gerekmesin. Ben de kendime milat olarak bugünü seçtim. bugün son kez karşılıklı çay içiyoruz, ben, bugün ve serçe parmak. gerisi iyilik güzellik.
Londra eylülü atlayıp ekime geçti biraz; ama bu da güzel. güneş oldukça her gün mis gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
ya isimsiz de yorum bırakabilirsiniz tabii ama keşke bırakmasanız... bi isim koymaya bile tenezzül etmeyince ben bozuluyorum niyeyse. hem sonra isimsizler karışıyor. böyle bissürü dert yani. yine de siz bilirsiniz tabii yan odacılar, benimki rica.