bana ali muhiddin hacı bekir lokum getiren güzel arkadaşlarım var. galata köprüsünden gün batımı fotoğraflarına dalıp gitmemek, hayır direndim... istanbul'dan bi vapur dolusu martı, biraz sokak uğultusu ve ezan sesi, 1 adet midye dolma, bi simit-çay, bi gün batımı, birazcık da trafik getirebilselerdi, yaparlardı biliyorum. olmadı bi şişe efes bile yeterdi yahu.


güneş burda denize batıyor. deniz uzak. güneş burda aslında batmak bilmiyor. ben kızıllaşmış, bulutlanmış bi gökyüzü, bi alacakaranlık hali, yorgun, ışıkları yeni yanan bi şehir görüntüsü aradıkça... üstelik burda deniz kahverengi. laciverti özledim, griyi, turkuazı... deniz renklerini, kum değil. çiçekli denizi özledim. hayır yani bi bakın allah aşkına:
tamam biri erguvan zamanı boğazda rastlanan tuhaf derecede turkuaz bi gün, diğeri feci rüzgarlı bi kış günü den haag sahilleri... olsun, anladınız siz. ikisinin de renkleri belli işte... valla oynamadım. ufukta bi adalar bile yok. ööle boş boş bak. peh.
ve ben kafam bi şiye bozuldukça istanbul'u özlüyorum, hiç akıllıca değil.
terasa gidiym ben. tırıs tırıs teras.
not: hacı bekir ankara'ya da açılmış ben mi kaçırmışım nedir...
4 yorum:
Yuppiyu. Hacı Bekir bizim caddede! Bugün kendime damla sakızlı lokum aldım. Oley.
siz isteklerinizi yazıverin liste halinde biz göndeririz bayan gerçekten =)
jelatin: hıh! nanelisi türk kahvesiyle çok güzel oluyo bi kere :)
emir bey: yok yok, kolileyemezsiniz azizim... ben burda burnumu çeker ufka dalarım anca... :P
Denize bakarken karşıda birşeyin olmaması iyidir aslında, ama alışkın olmayana zordur.
Yorum Gönder
ya isimsiz de yorum bırakabilirsiniz tabii ama keşke bırakmasanız... bi isim koymaya bile tenezzül etmeyince ben bozuluyorum niyeyse. hem sonra isimsizler karışıyor. böyle bissürü dert yani. yine de siz bilirsiniz tabii yan odacılar, benimki rica.